- çok\ yüksek
- о́чень высо́кий
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
yüksek — sf., ği 1) Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan ... mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı. Ö. Seyfettin 2) Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan İri kanatları ile bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor. H. Taner 3) Güçlü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
avazı çıktığı kadar — çok yüksek sesle Avazı çıktığı kadar haykırmak istiyordu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
eflake ser çekmek — çok yüksek olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sesi ayyuka çıkmak — çok yüksek sesle bağırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
EİMME-İ ÂLÎŞAN — Çok yüksek mertebesi ve büyük kıymeti olan imamlar. İmam ı A zam, İmam ı Şâfiî gibi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ulu — sf. 1) Erdemleri bakımından çok büyük, yüce Aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur. R. N. Güntekin 2) Çok yüksek, çok büyük olan (somut şey) Ulu dağlar. Ulu ağaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
HEZARFENN — f. Çok bilen, bir çok san atı birden çok yüksek derecede yapabilen. * Minâre ustası … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
basık — sf., ğı 1) Basılmış, yassılaşmış Başına, arkası basık, önü yüksek, çuha püsküllü bir şapka giymiş. M. Ş. Esendal 2) Çok yüksek olmayan, alçak Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi. P. Safa 3) Kısık Onun sesi de aynı şekilde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ULYA — (Müe.) Pek büyük, pek yüce, daha yüksek. Çok yüksek olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
astronomik — sf., ği, gök b., Fr. astronomique 1) Gök bilimsel 2) mec. Aşırı, çok yüksek, çok veya aşırı fazla Birleşik Sözler astronomik fiyat astronomik rakam … Çağatay Osmanlı Sözlük
ılıman — sf., coğ. Sıcaklığı çok yüksek veya çok düşük olmayan (yer, iklim), mutedil Ilıman bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük